Başkalarının başarılı oldukları yollardan giderek başarıya ulaşmaya çalışmak, kendi mutluluğumuzu bulmak için başka insanların takip etmekten farksızdır. Herkesin farklı olduğunu, her insanın özel olduğunu söyleyip dururuz fakat olay kendimize geldiğinde sanki bütün bunlar unutulmuş gibi kolaya kaçıp başkalarının güç bela kat ettiği, açtığı patikaları takip etmeye çalışırız. En sonunda da onların vardıkları noktaya geldiğimizde -ki o da gelebilirsek- neden bizi tatmin etmediğini merak eder, hani başarının, paranın, bütün o toplumun bizden istediği mesleklerden birine sahip olmanın neden bizi daha iyi hissettirmediklerini merak ederiz. Saçmalık bu. Bütün bu dayatılanlar, bütün bu düşünceler, hepsi kocaman bir saçmalıktan ibaret.
İnsanlar kendilerine koyulmuş hedeflere ulaşmak adına küçük amaçlar edinip bu amaçlarını gerçekleştirdiklerinde başkaları tarafından belirlenmiş hedeflere daha çok yaklaştıkları için kendilerini bir şey başarmış gibi hissediyorlar. Etrafındakilerin onaylamasıyla da bu yolun doğru olduğuna, yapmaları gereken şeyin bu olduğuna inanıp içlerinde her zaman ne olduğunu bile anlayamadıkları bir boşlukla, huzursuzlukla yaşıyorlar. O boşluğun kaynağını bulmak için düşünürlerken de yine ana sebebi keşfetmeye yaklaşamadan kendilerini elde ettikleri yapay başarılarla avutuyorlar.
Ben neden böyle hissediyorum? Bu içimdeki anlayamadığım duygu yıllardır orada ve her fırsatta beni rahatsız etmeye devam ediyor. Her dikkatimi dağıtan şeylerden kurtulduğumda o hisle baş başa kalıyorum ve nedenine dair en ufak bir ipucu bile bulamıyorum. Bugün yıllar boyu uğruna çalıştığım mesleğe sahip olsam da, yatan maaşımı dikkatimi dağıtmak için harcamadığım sürece kendimi mutlu hissedemiyorum. Her zaman beraber olacak birilerine, bana doğru yolda olduğumu, her şeyin “okey” olduğunu söyleyen, beni dinleyen, aklımdakilere saygı duyan birilerine ihtiyaç duyuyorum. Sanki ben bile beni tanımıyorum da anlamak için başka insanlarla beraber oturup kendimi onlara anlatarak bir şeyler keşfetmeyi bekliyorum…
Doğduğumuzdan beri ailemiz tarafından onların hatalarını tekrarlamamız için kurulan cümlelerle yaşıyoruz. Ne kadar çalışmamız gerektiği, iyi yerlere gelebilmek, rahat bir hayat sürebilmek için “garanti” yollardan ilerleyip yürüdüğümüz bu süreç boyunca da asla başarısız olmamak için elimizden geleni yapmamız söyleniyor. Her şey iyi hoş da, anlamadıkları tek bir nokta var: Değişim. Zaman ilerliyor. Dönemin gereksinimleri ve insanlığın ihtiyaçları değişiyor. O günlerde birkaç basit soruyu cevaplayarak devlette sabit gelirli bir iş bulabilen insanların yaşadığı rahatlığın bugün de elde edilebileceğini düşünüyorlar. O günlerde birkaç yıl içerisinde bu tarz bir hayatın nasıl da kolay kurulabileceğini görüp de yapamayan insanlar bugün onların ardından gelenlere kendi pişmanlıklarını yaşatıyorlar. Zenginin parası, fakirin çocuğunu yoruyor.
Yaptıkları haksızlıkların farkında bile değiller. Geçmişte gençliklerini eğlenerek, düşünmeden geçiren insanlar geleceklerini düşünmeden yaşadıkları için bugün zorluk çektirdiği çocuklarına onların gelecekleri rahat olsun düşüncesiyle bugünlerini zehir ediyorlar. Bunun sonucunda da hayattan zevk almayı bilmeyen, gezmeyi tatillerde ev yerine deniz kenarında oturmak sanan ve kendi hayalleri yerine başkaları tarafından koyulmuş hedefleri gerçekleştirmeye çalışan insanlar yetişiyor. Bunlara sebep olurken de çocuklarını mahvettiklerinin farkına bile varmadan “Ben onun geleceğini düşünüyorum” diyerek kendi düşüncelerinin ne kadar da doğru olduğuna kendilerini inandırıp davranışlarının nelere yol açtıklarını göremiyorlar.
E peki ya nasıl çözülecek bütün bunlar? Bu sorunların, onları yaratanlar değil, onları yaşayanlar tarafından çözülmesi gerekecek. O “doğru”ların anlatıldığı çocukların söylenenlerin aksini kanıtlayıp gerçekleri göstermesi gerekecek. İnsanların yeterince iyi olduktan sonra yüzlerce farklı yoldan binbir farklı şekilde para kazanabildiklerini, o çok istenilen geçimi sağlayabildiklerini göstermemiz gerekecek. Aksi takdirde onlar kendi bildiklerini anlatmaya, bizse karşı çıkamadığımız ve düşünemediğimiz için onların başaramadıkları üzerine kurulmuş bir hayatı yaşamaya devam edeceğiz.
Be First to Comment