Özgür Olmak

Son zamanlarda buna takmış durumdayım. Özgür olmanın ne demek olduğunu, özgür olup olmadığımızı sorgulayıp duruyorum. Her ne kadar bir yere ulaşamasam da her boş anımda aklımı sarıyor bu düşünce.

Sözlük anlamına bakarak başlamak istiyorum. Sonra da neden bunların aklımda dönüp durduğunu anlatmak. TDK’nın sözlüğüne girdiğimde “özgürlük” kelimesi böyle açıklanıyor:

  1. Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, şarta bağlı olmayan, hür:
  2. Yönetim bakımından yabancı bir gücün etkisi altında bulunmayan, başka bir yönetime bağlı olmayan, bağımsız, hür (ulus, ülke).
  3. Kendi kendine hareket etme, davranma, karar verme gücü olan.
  4. Tutuklu olmayan, serbest, hür.
  5. Başkasının kölesi olmayan, hür.
  6. Siyasi bir güç tarafından denetlenmeyen, engellenmeyen

Şimdi gelelim aklımı kurcalayan kısma. Diyelim ki üzerimizde yapacaklarımızı söyleyen herhangi birisi yok. İstediklerimizi istediğimiz gibi yapabiliyoruz. Çoğu insanın “özgürüm” diyebileceği bir seviyedeyiz. Ama… gerçekten özgür müyüz?

Sözlükteki ilk açılım diyor ki “Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, şarta bağlı olmayan”. E peki ya… Para? Bu da bi kısıtlama değil mi? İstediklerini istedikleri gibi yapan insanlar paraları yettiği kadar yapamıyor mu? Eğer ki parası biterse özgürlüğü de kısıtlanmış olmuyor mu? Ya da ben gibi birçok insanın daha en başından istediği şeyleri yapacak parası bile yokken nasıl kendimize özgür diyebiliyoruz ki? Hatta daha da ileri gidelim, Evsiz insanlar özgür müdür? Ya da geçimini zorla sağlayacak fakir olanlar? Bilmiyorum. Sonuçta onları herhangi bir şeyi yapmaktan alıkoyan birileri yok. Fakat yine de bir şey var. Daha doğrusu, yok. Para.

Bu da başka bir soru doğuruyor kafamda. Parası olmayanları konuştuk. Peki ya parası olanlar? Onlar özgür mü? İş sahibi olup iyi miktarlarda para kazanan insanlar, para kazanmak için çalışan insanlar paraları olduğu için özgür mü olurlar yoksa o parayı kazanmak için çalışmak zorunda olduklarından özgürlüklerinden vaz geçmek zorunda mı bırakılırlar?

Doğduğumuz günden beri bize bunun doğru ve normal olduğu öğretildi fakat şuan düşündükçe daha da anlamsızlaşmaya başlıyor bütün bunlar. Sadece yaşamak isteyen bir insanı hayatta kalması için çalışmaya zorluyoruz. Ama yine de hepimiz insanların özgür iradesiyle hareket ettiğini kabul ediyoruz. Ve en kötüsü, bunu kendimize de yapıyoruz. Bunun için zevk aldığımız şeylerden feragat ediyoruz. Daha özgür bir hayat yaşayabilmek adına özgürlüğümüzden vazgeçiyoruz.

Evet para hakkında fazla konuştum fakat tek sorun bu da değil. Etraftakilerin bakışları, “elalem ne der” düşüncesi de kısıtlamıyor mu? Onların yüzünden kendimizi istediklerimizi yaparken stres altında hissediyoruz. Hatta bu bazen istediklerimizden vazgeçirecek kadar etkiliyor bizi. Herkes bir başkasının ne yaptığıyla ilgileniyor ve milyonlarca insan bu baskı yüzünden kendi istediklerini gerçekleştiremiyor. Kendi hayatlarından memnun olmayan gereksiz insanlar başkalarının eksik yönlerini konuşarak iyi hissederken başarılı olabilecek yüzlerce insan o söylenenlere takılarak ilerleyemiyor.

Bir de aile baskısı… Aile olmasa bile, insanların sizin üzerinizdeki beklentileri, onları hayal kırıklığına uğratmama korkusu, toplumun “başarısız” dediği birine dönüşmenin endişesi… Hayatlarımızda verdiğimiz kararları etkileyen çok fazla dış etken var ve bütün bunlar bizim istediklerimizi, davranışlarımızı ve düşüncelerimizi belirlerken kendimize hala özgür diyebilir miyiz? Bilmiyorum. Bunun cevabını bulmaya çalışıyordum birkaç gündür. Bir de bütün bu sorunları nasıl çözebileceğimizi. Ama açıkçası ikisine de verebileceğim bir cevabım, en ufak fikrim bile yok. Sanırım sadece anlatmak istedim. Bu cevabını bulamadığım soruları başka insanların da akıllarına sokmak…

💻 Yeni yazılardan haberdar ol!

Sadece yeni yazıların haberleri gönderilir.

Be First to Comment

    Leave a Reply

    Your email address will not be published. Required fields are marked *